Alabay köpek Irkı Alabay köpek ırkının tarihi kökeni son derece eskidir. Geçmişinin yaklaşık olarak 4000 yıl öncesine kadar dayandığı rivayet edilmektedir. Bu ırkın atalarının Tibet’te yaşadığı düşünülmektedir. Tam bir bilinir. Bekçi köpeği olmasının yanı sıra aynı zamanda yıllar boyunca savaş köpeği olarak da kullanılmışlardır. Bu köpek ırkı Moğol seferleri sırasında orduya oldukça fazla destek vermiş bir ırktır.
Her ne kadar Asya kökenli bir köpek türü de olsa Asya ülkelerinde popüler bir köpek değildir. Çünkü Asya ülkelerinde genellikle bekçi köpeği kullanılmaz ve bilinmez. Bu sebeple de bu köpek ırkının popülerliği daha sonraları başka ülkelere sıçramış ve hatta üretimleri bile Asya’da değil ABD topraklarında yapılmaktadır. Son derece iri yapılı ve korkutucu bir köpek olmasından kaynaklı olarak ise Asyalılar tarafından pek sevilmemiştir. Bu sebeple genellikle cüsseli ve kaslı köpek seven Amerikalılar bu köpek ırkının üretimini üstlenmişlerdir. Bununla birlikte bazı kaynaklarda ise Asyalıların bu köpek ırkını son derece sevdikleri ve sürekli olarak kullandıkları yazmaktadır. Hatta bu sevgiden kaynaklı olarak doğallığının ve saflığının bozulmaması adına hiçbir şekilde farklı tür ile çiftleştirilmez sadece kendi cinsi ile çiftleştirilir.
Bekçi köpeği olmasından kaynaklı olarak karakter olarak son derece kuvvetli bir köpektir. Karakterinden asla ama asla ödün vermez. Bununla birlikte gözü pek bir yapısının olması bekçi köpeği olarak kullanılmasının temel sebeplerindendir. Bu sayede vahşi hayvanlara karşı asla korku duygusu hissetmeden kendisine verilen görevi bitirmek ya da korumak adına her şeyi yapar.
Meraklı ve şüpheci yapıları sayesinde ise tehdit unsuru oluşturabilecek herhangi bir durumdan veya farklı bir hayvandan daha önce hareket ederek bu durumu hemen çözüme kavuşturabilir. Son derece bağımsız bir köpek türüdür bu sebeple genellikle tek başına gezinmeyi tercih eder. Kafasına esince çıkıp gidebilir ve bir süre gezdikten sonra geri döner. Tabi ki bu gezinme olayı kendisine bir görev verilmediği zamanlarda gerçekleşir. Eğer bir görevi varsa o görevini asla terk etmez. Bunun yanı sıra ise son derece uyumlu bir köpektir. Karşısındaki insan ya da kendisinden farklı bir hayvan kendisi için bir tehdit unsuru oluşturmuyorsa son derece sakin kalıp o insan ya da hayvanla uyumlu olur. İyi ilişkiler kurarlar..
Son derece büyük, cüsseli ve kaslı bir vücut yapısına sahiptir. Bu sebeple ise birçok insan için korkutucudur. Bu sebeple insanlar bu köpek ırkını evlerinde beslemek istemez. Genellikle çiftliklerde bekçi köpeği olarak kullanılır. Vücut yapısının kaslı olmasından dolayı ise her zaman dik bir duruş sergiler ve bu dik duruşu da birçok insanı her ne kadar korkutsa da kendisine hayran bırakmayı da başarır.
Erkek Alabay köpekleri 78 santimetre boya kadar ulaşabilirken, dişi Alabay köpekleri ise 69 santimetreye kadar ulaşabilir. Bunun haricinde ise ağırlıkları da oldukça fazladır. Erkek Alabay köpeklerinin ağırlıkları 80 kilogram civarında seyrederken, dişi Alabay köpeklerinin ağırlıkları ise 65 kilogram civarlarında seyretmektedir. Son derece güçlü bir çene yapısına sahip olmaları da insanlar ve kendisine tehdit unsuru oluşturabilecek diğer hayvanların korkulu rüyası. Burun ve ağız çevresi siyahtır ve genellikle bedeninin rengi beyazdır. Yine de nadir olarak krem ve gri renkli olanları da vardır. Gözleri ise kafası ve vücuduna oranla son derece küçüktür. Gözlerinin etrafı da tıpkı ağız ve burnunda olduğu gibi siyah bir çerçeve içine alınmış gibi.
Alabay’ın kesinleşmiş bir kalıtsal hastalığı bulunmamaktadır. Bu sebeple son derece sağlıklı bir ırk olarak bilinirler. Fakat bunun yanı sıra her köpekte görülmesi olası olan birçok hastalığı da yaşayabilirler. Ömürleri genellikle 11 ile 13 yıl arasındadır. Bünyesinde her köpekte bulunması olası olan hastalıkları taşıyan bu ırkın bünyesindeki hastalıklar ise;
1. Kalça Displazisi: Kalça eklemlerinde anormal gelişme sonucu oluşan kalça atmasıdır.
2. Dejeneratif Miyelopati: Omurilikte meydana gelen aşamalı ilerler. Arka bacakları iyice zayıfladığında felç geçirmesi sonuçları ile karşılaşılabilir.
3. Dilate Kardiyomiyopati: Diğer bir adıyla kalp büyümesi olarak tanımlanır. Kalpte doku hastalığı olarak bilinmektedir.
4. Katarakt: Göz merceğinin herhangi bir yerinde meydana gelen göz hastalığı olarak bilinmektedir. 5. Kanser: Vücudun herhangi bir bölgesinde ya da yaşam faaliyetini sürdüren organında oluşan tümördür.
6. Şişkinlik: Bu hastalık midede sıkışan gaz durumudur.
7. Alerji: Bağışıklığın yeterli güçte olmadığı için giderek zayıflayan bağışıklık hassasiyet durumuna karşılık olarak vücudun reaksiyon göstermesidir.
8. Hipotiroid
9. Panosteitis
10. Demodicosis Mange
Bakımı son derece kolaydır. Sakin bir köpek türü olmasından kaynaklı olarak, bakımları sırasında ters tepkiler vermez ve sahibinin kendisinin bakımı yapmasına izin verir. Bununla birlikte bu köpeğin sahibi olan kişinin, bu köpeğin uzun ve sağlıklı bir yaşam sürebilmesi adına bakımlarını sık ve düzenli olarak yapması ya da yaptırması gerekmektedir. Aksi halde çok basit olan bu bakımlar ilerleyen süreçlerde kötü sonuçlar doğurur.
Obeziteye yatkın bir vücuda sahip oldukları için ise sürekli olarak egzersizlerinin yaptırılması gerekmektedir. Eğer kişi bakım ya da egzersiz veya ikisinde birden kendisini yetersiz görüyorsa bu konularda bir uzmandan yardım alması son derece doğru bir davranış olacaktır. Beslenme konusunda ise bu köpek ırkının sağlıklı bir yaşam sürebilmesi için sağlıklı mamalarla beslenmesi öneriliyor. Her ne dar büyük bir köpek dahi olsa tıpkı küçük köpekler gibi bağırsak ve mide problemleri yaşamaması adına insanların yediği yiyeceklerin artıklarının yedirilmesi oldukça yanlıştır. Bununla birlikte genellikle kuru ve yumuşak mamalar ile belenmesi doğru bir davranış olacaktır. Vücudunun mikrop kapma riski ile karşı karşıya kalmaması adına ise mama ve su kaplarının sürekli temiz ve taze su ve mama ile dolu olması gerekir.
Bazı kesimlere göre Asya topraklarında oldukça sevilir, tercih edilir ve kullanılır. Bu sebeple insanların bu denli sevgi selinin sonucunda bu köpek ırkının saflığının bozulmaması adına kendisinden farklı ırklarla çiftleştirilmesi doğru bulunmamaktadır. Hem bünyesinde bulunduracağı hastalıkların başka türlere sıçramaması hem de saflığının bozulmaması adına sadece ve sadece kendi cinsleri ile çiftleştirilmesi uzmanla tarafından önerilmektedir. Bununla birlikte genellikle en fazla 3 yavru dünyaya getirirler.