By melissa1 | 21-10-2020
Yeni sahiplendiğiniz sevimli kedi yavrusunu mutlu ve sağlıklı tutmak için, öncelikle kedi dostu bir yuva, sağlıklı mamalar ve bolca sevgi göstermek gerekiyor. Bu bakımların bir diğer hayati yönü ise gününde ve doğru yapılan aşılardır.
Bununla birlikte, kedi üreticilerinin hangi kedilerin hangi aşılara ne zaman ihtiyaç duyduğunu, koruma süresinin ne kadar olduğu bilgisinin yanlış aktarma konusunda epey örnekleri mevcuttur.
Öyleyse bu doğru bilinen yanlışları düzeltmek için yazımızı incelemenizi öneriyoruz.
Bir yavru kediye aşı yaptırmanın onlara ömür boyu bağışıklık kazandırdığını zannediyoruz, oysa ki bu bilgi tamamen yanlıştır. Pek çok evcil hayvan sahibi bu yanlış bilgiyi doğru olarak kabul eder ve aşılarını tekrarlamazlar. Evcil hayvanlarının azalmış olduğu bağışıklık sistemini göremezler.
Veteriner hekiminizin önerdiği takviye aşıları, kedinizin hastalığa karşı korunmasını, bağışıklık sisteminin güçlü durması için önemlidir. Yavruyken aşısı yapılmış kedilerin ileride yapılan kan antikor testlerinde aşının etkisini geçtiği ve bağışıklık sisteminin zayıfladığı kanıtlanmıştır.
Eğer kedinizin bağışıklık sistemi zayıflar ve enfeksiyon ile karşılaşırsa potansiyel olarak risk altına girerler. Çünkü bağışıklık sistemi artık enfeksiyonlar ile nasıl savaşacağını unutmuştur.
Yetişkin kedinizin gençliğinde tüm aşıları yaptırdınız ve artık yaşlandığına göre aşıya ihtiyacı olmadığını mı düşünüyorsunuz? Bu düşünce çoğu evcil hayvan sahiplerince doğru olarak kabul ediliyor fakat durum asla ama asla bilindiği gibi değil!
Birincisi, sağlıklı ve güçlü bir bağışıklık sistemi bile zamanla korumasını yitirir ve günlendirilmesi gerekir. Buda aşılanmayla mümkündür.
İkinci olarak, tıpkı insanlar gibi yaşlı hayvanların bağışıklık sistemi gençlere göre daha zayıftır. Bu durum, enfeksiyonlarla daha az mücadele edebildikleri ve aşıya daha fazla ihtiyaç duydukları anlamına gelir. Bu nedenle, yaşlıların aşılanmaya daha az değil daha fazla ihtiyaçları vardır.
Kedi panlökopeni virüsü (gençlik hastalığı) gibi kötü virüslerden bazıları evcil hayvanlarımız için hayati risk taşır. Bu virüsler her türlü hava koşulunda, kaldırım taşlarında bile uzun süre hayatta kalabilirler. Virüsü evinize bu kaldırım taşlarından bulaştırarak ayakkabılarınızla getirebilirsiniz, böylece evdeki dostlarınız tehlike altında olabilir.
Evde yaşayan bir kedi düşük riskli grubuna girer ama sıfır risk grubuna asla girmezler.
Birçok evcil hayvan sahibi sıcak dostlarımızı haddinden fazla aşılama konusunda endişelidir. Bu veteriner hekimlerimizin çok ciddiye aldığı önemli bir konudur. Bu nedenle veterinerler aşı protokollerini, her bir kedinin risk faktörünü ve belirli bir virüse karşı bağışıklığın ne kadar süreceğini bilirler ve gereksiz aşılardan kaçınırlar.
Kuduza karşı aşılama tüm hayvanlarımız için en temel ihtiyaçtır. Lösemi virüsüne karşı aşılama ise ev kedileri için temel ihtiyaç değildir.
Takviye aşılarının dozunun ne sıklıkla tekrarlanacağı, korumanın ne kadar süreceğine göre belirlenir. Örneğin, kedi lösemisine karşı koruma bir yıl sürer ve yılda bir kez tekrarlanması önerilir. Kedi gribine karşı aşılanmada koruma ise üç yıl sürer.
Her sorumlu evcil hayvan sahibi bir birey olarak evcil hayvanları için neyin iyi neyin kötü olduğuna dair bilinçli karar verme hakkına sahiptir. Bununla birlikte, aşı yaptırmanın artılarını ve eksilerini tartarken, faydaların risklerden çok daha fazla ağır bastığını bilmek önemlidir.
Kedi gribi, gençlik hastalığı ve kedi lösemisi gibi hastalıklar her zaman kapımızın dibindedir. Bu hastalıkların yaşamı tamamen değiştiren sonuçları vardır. Veteriner hekim gözetiminde evcil hayvanlara uygulanan her aşı onların sağlığı için hayati önem taşır.
Aşılanma sonrası aşı yapılan bölgede şişkinlik, aşı yapılan bacaklarda veya kollarda topallama görülebilir. Fakat bunlar geçici olmalıdır. Bu durumlar uzun süreli yaşanıyorsa veteriner hekime bilgi vermelisiniz.