By melissa1 | 05-01-2022
Köpeklerde kalça displazisi, deformiteye yol açan dejeneratif bir eklem rahatsızlığıdır. Çevresel faktörler ya da doğuştan kazanılan bir sorun olmakla beraber tedavi edilmezse köpeğin yaşam kalitesine olumsuz etkileyecektir. Kalıtsal bir rahatsızlık olmasından dolayı cerrahi bir müdahale ile ameliyat olmadan ne yazık ki iyileşemez. Köpeklerde yaygın görülen iskelet bozukluğuna sebep olan kalça displazisi erken yaşta fark etmek çok önemli. Yavrunuzun hareketleri, yürüyüşünde bir sorun olup olmadığını gözlemek bu aşamada gerekli. Bazı ırklar bu hastalığa daha yatkın doğarlar. Kalça displazisi yatkın köpekler hakkında yazımızın devamında bilgi veriyor olacağız. Bu makalemizde köpeklerde kalça displazisi tedavisi var mı? Varsa tamamen ortadan kalkan bir sorun mu gelin öğrenelim….
Yavruluktan itibaren gelişim aşamasında ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Köpeklerin kalça eklemleri iki kemikten oluşur. Bunlar femur (uyluk kemiği) ve pelvistir. Sağlıklı bir köpeğin femur başı asetebulum kemiğinin içerisine iyice girmiştir. İçeride normal bir eklem sıvısı bulunuyor. Böylece kemik hareket işlevini gerçekleştirir. Normalde bir kemik büyüme aşamasında çukurlaşarak büyümez. Düz bir şekilde büyür. Çukurda oluşan 3 kemik herhangi bası yoksa kemik düz bir şekilde büyür. Eğer femur başında herhangi bir bası varsa çukurlaşarak büyür. Bu çukur sayesinde sağlıklı bir şekilde hareket edebiliyor. Çukurda gevşeklik olması femur (uyluk kemiği) tam baskı uygulayamadığı için kalçada anormal hareketlilik oluşur. Sonrasında mikro kırıkların meydana gelmesine zemin hazırlar. Mikro kırıkların olduğu yerde kıkırdak tekrar gelişmez. Bunun yerine kemik dokusu gelişir. Bu dokuya bağlı olarak da kireçlenme oluşur. Köpeklerde ağrı, topallama ile sonuçlanır.
Her ırktan köpeği etkileyeceği gibi en çok büyük köpek ırklarında kalıtsal olarak yer alır. Genetik bir hastalık olduğu için multifaktöriyeldir. Orta ve dev safkan köpeklerinde sık görüldüğü için yavruların 4 aylıktan sonra düzenli kontrol edilmesi gerekir.
Yukarıda belirttiğimiz ırklar büyük ve orta sınıf köpek cinsleri arasında girdiği için kalıtsal olarak bu hastalığı taşıyabilirler. Ayrıca melez köpek cinsleri de bu geni taşıyabileceği unutulmamalıdır. Bu köpeklerin yavruluktan itibaren kilo ve beslenme gibi faktörlerin özenle dikkat edilmeli düzenli egzersiz yapmaları ihmal edilmemelidir.
Kalıtsal bir durum olmasının yanında bir köpeğin hastalığa yakalanmasının çevresel başka etkenleri de vardır. Bilinçsizce yapılan bu etkiler köpeğin gelişimini olumsuz etkiler. İşte bunlardan bazıları:
Görüldüğü gibi yavruluk döneminde köpeklerin kemik gelişimini etkileyecek unsurlardan kaçınmak çok önemlidir. Köpeklerde kemik gelişimi tamamlanana kadar ağır egzersiz ve aşırı kilo alımına dikkat edilmelidir.
Bazı köpeklerde 4 aylık sonrası belirtileri görülmeye başlanır. Bazıları ise 3-4 yaşlarına kadar hiçbir belirti göstermez. Yaşlandıkça osteoartrit ile kendini gösterir. Etkilenen köpeklerin yaşadığı belirtler:
Yukarıdaki belirtiler eklemdeki iltihaplanma oranına, eklemlerin gevşekliğine göre ne kadar süre belirtilerin şiddetlik oranı değişir. Eğer tedavi edilmezse köpeklerde dejeneratif eklem hastalığı ve osteoartrite yol açar.
Büyük ırk bir köpek sahipleniyorsanız anne babasında bu hastalığın varlığı araştırılmalıdır. Köpeğin yavaş büyümesi, bu aşamada ideal kilo kalması gerekir. Bu yüzden büyük ırk köpekler için üretilen köpek mamaları yavaş büyümeleri için yapılmıştır. Yapılan egzersizler, yaşadığı alan etkili olur. Kaygan yüzeylerde yaşayan köpekler eklem sorunlarını daha kolay yaşayabiliyor. Yavruluk döneminde köpeklerin sürekli merdiven çıkması, hoplayıp zıplamasını önlemelisiniz. Gelişim aşamasında köpeğin hafif tempoda kısa ve hafif egzersizler yaptırılmalıdır. Arka bacaklarına yük binecek hareketlerden kesinlikle kaçınılmalıdır. Köpeklerin yüzmesi kemiklerinin ve kas gelişiminin daha sağlıklı ve güçlü olduğu için yavruyken yüzdürülmesi tercih edilmektedir.
Teşhis için ilk adım köpeğin röntgeninin çekilmesi gerekir. Kalça etlerinin röntgeni çekilerek kesin bir bulguya varılır. Hastanın yürüyüşü, tavşan gibi koşuyor olması, merdivenleri çıkamaması, arka bacaklarını kullanmıyor olması ve kalçasının dışarıya doğru çıkık olması hastalıktan şüphe edilmesini sağlar. Yavru köpeklerde röntgen çekilse bile kesin bir teşhis koymak için yeterli olmuyor. Ama ileriye dönük bir varsayımda bulunulur. Şiddetli ilerlemiş bir displazi olmadığı sürece kesin bir tedaviye başlanmaz.
Fermur kemiklerinin arasındaki açıya bağlı hastalığın şiddeti ölçülür.
Yukarıdaki test sonucu köpeğin yaşı da hesaba katılarak ameliyat yapılmakta.
Köpeğin yaşına göre tedavi şekli değişir. Yavruluk döneminde yapılan tedavi de teşhis konulursa ileriye dönük daha şiddetli sorun yaşanmaması için ameliyat yapılıyor. Bu ameliyatta kalça ekleminin büyüme plaklarından biri kapatılır. Bu kapatıldığı için kalça eklemi femur başı denilen uyluk kemiğini daha iyi kaplamış olur. En azından displaziye ait belirtileri ortadan kaldırmış olur. Bu displazinin şiddetine göre değişkenlik gösterir.
Eklem sorunu yaşayan köpekler için tercih edecek iki seçenek var. Bunlardan biri özellikle suyu seven köpekler için hidroterapi daha uygun olur. Hastaların tedavi sırasında yüzdürülmesi öneriliyor. Yüzme ile kalça kemiğinin etrafındaki kasların gelişimi için iyi bir egzersizdir. Ekleme herhangi yük binmiyor. Kaslar da çok çalışıyor. Diğer bir seçenek ise fizyoterapi, bu yüzmeyi sevmeyen köpekler için tercih edilir. Bir uzman tarafından köpeğin kontrollü fiziksel hareketler yapması sağlanır.